Geçmişin Absürt Telefon Tasarımları: Dairesel Tuşlardan Ruj Telefonuna Kadar

Geçmişin teknolojik vitrinlerinde parlayan ama sonradan pek de kullanışlı bulunmayan tasarımların izinde ilerliyoruz. Eski telefonların cesur fakat çoğu zaman işlevsellikten uzak denemelerini hatırlarken, bugün nasıl göründüklerini ve kullanıcı deneyimini nasıl etkilediklerini inceleyeceğiz. Nostalgiyi canlı tutan bu cihazlar, üreticilerin sınırları zorlamak için neler denediklerini net bir şekilde gösteriyor.

Nokia 3650 ve dairesel tuş takımı, retro havayı yakalamak adına tasarımdan ödün vermeyi göze almıştı. Ancak parmaklar tuşlar arasında dolaşınca SMS yazmak nispeten zor bir uğraşa dönüştü; estetik için yapılan bu tercih, kullanıcının deneyimini geriye çekti. Sonuçta, sonraki modelde klasik düz dizilişte tekrar ısrar edildi.

Nokia N-Gage ile telefon kavramının oyun konsolu ile birleşmesi ilk bakışta heyecan verse de, kullanıma geldiğinde ortaya çıkan tablo komik görüntülere yol açtı. Cihazın sesli konuşma kısmı yan tarafa alınmıştı ve kulağa götürüldüğünde adeta bir taco tutuyormuşsunuz gibi görünüyordu. Bu garip konuşma şekli, cihazı hafızalara kazıdı.

Nokia 7280 veya diğer adıyla ruju andıran tasarım, tuş takımından tamamen feragat etmişti. İnce ve uzun bir gövde ile tekerlekli bir kontrol mekanizması sunan cihaz, rehber aramak veya numara çevirmek için bile sabır isteyen bir deneyim sunuyordu. Mesaj yazmak ise neredeyse imkânsızdı.

Siemens Xelibri 6, pudra kutusuna benzeyen görünümüyle en tuhaf modeller arasındaydı. Kapağı açtığınızda aynaların görseliyle karşılaşıyordunuz; tuşlar da aynaların çevresine dizilmişti. Ergonomi tamamen ikinci plana atılmış, telefon konuşması yerine moda objesi görünümüne sahipti.

Samsung Serene ve Bang & Olufsen iş birliğiyle çıkan bu model, ekranı alt kısma, tuş takımını ise üst kısma yerleştirme kararıyla dikkat çekti. Cihazı elinize aldığınızda sürekli ters tuttuğunuz hissine kapılmanız çok normaldi; kamerayı da yan tarafta konumlandırarak fotoğraf çekmeyi daha da uğraştırıcı hâle getiriyordu. Estetik için yapılan bu tasarım, günlük kullanımlarda kullanıcıyı zorladı.

ise mutfak zamanlayıcısı ya da USB bellek görünümünü andırıyordu. Üç dairelik ön yüzeyindeki küçük ekran ve iki dairelik tuş takımıyla, parmağınızı iki daire arasında gezdirerek işlem yapmak gerekiyordu. İnsanlar kulağına götürdüğünde, bu cihazla konuşulduğunu anlamak neredeyse imkânsızdı; işlevsellikten uzak bu tasarım, farklılık peşinde kaybolmuştu.

Nokia 7600 ise 3G dönemi tasarımlarının en büyük ergonomi faciası olarak akıllarda kaldı. Yaprağı andıran ya da bir damla şekline benzeyen bu telefonun tuşları iki yana yerleştiği için tek elle kullanmak neredeyse imkânsızdı; iki elinizle cihazı tutmak zorunda kalıyordunuz. Cebinize sığdırmaya çalıştığınızda yarattığı hacim ve sakarlıklar, fütüristik görünümün bedelini ödettirdi.

Bu tasarımların her biri, dönemin moda trendlerini ve teknoloji tutkularını yansıtırken aslında kullanıcı deneyimini nasıl etkilediğini net bir şekilde gösteriyor. Sizce hangi absürt özelliğe sahip telefon, o dönemin en çok konuşulanıydı? Yorumlarınızı paylaşın.

Kaynak: Webtekno