Neil Armstrong hakkındaki bir anekdot, bazı dönemlerde internette ortaya çıkıyor. Ancak kimse, bunun ne kadar gerçek olduğunu bilmiyordu. Ama artık biliyoruz…
Genellikle Tumblr ekran görüntüsü olarak yayınlanan ve yazar Neil Gaiman’a atfedilen anekdota göre Gaiman, sanatçılar, bilim insanları, yazarlar ve diğer önemli ünlülerin bir araya geldiği bir toplantıdaydı. Birkaç gün süren toplantıdayken, bu diğer ünlü isimler arasındaki yerini almaya yetecek kadar başarısı olmadığını hissetti. yazar şunları söylüyor: “Gerçekten bir şeyler yapmış olan bu insanlar arasında orada bulunmaya uygun olmadığımı her an anlayacaklarını hissettim.“
Bu duygu, yaygın olarak “sahtekar sendromu” olarak bilinen bir his. Teşhis edilebilir bir durum olarak kabul edilmemesine rağmen (diğer sendromlar gibi), terim ilk olarak 1978’de psikologlar Pauline Rose Clance ve Suzanne Imes tarafından ortaya atıldı.
Psikologlar makalelerinde, “Sahtekar olgusu terimi, özellikle başarılı kadınlardan oluşan seçilmiş bir örnek arasında özellikle yaygın ve yoğun görünen entelektüel sahtekarlıkların içsel deneyimini belirtmek için kullanılıyor” diyorlar ve ekliyorlar: “Üstün entelektüel işleyişin bol miktarda nesne kanıtı sağlaması beklenebilecek sayısız başarı, sahtekar inancını etkilemiyor gibi görünüyor.“
Sendrom dış etkenlere bağlı değil. Kendini sahtekar gibi hissetmek bir kişiyi sahtekar yapmıyor. Kendisi de saygı duyulan bir yazar olan Gaiman, anekdota göre toplantıda bunu fazlasıyla hissetti. Ardından, olaylara bakış açısını değiştiren bir katılımcıyla tanıştı.
Gaiman, anekdotun doğru olduğunu onayladığı ve gerçek mi değil mi tartışmalarını sonlandıran blog’unda “Orada ikinci veya üçüncü gecemde, müzikli bir eğlencenin olduğu sırada salonun arka tarafında duruyordum ve çok hoş, kibar, yaşlı bir beyefendiyle ortak adımız da dahil olmak üzere birçok şey hakkında konuşmaya başladım. O adam, Neil Armstorng’du…” yazıyor. Yazı şu şekilde devam ediyor: “Sonra salondaki insanları işaret etti ve bütün bu insanlara bakıyorum ve düşünüyorum, burada ne işim var? Onlar harika şeyler yaptılar. Ben gönderildiğim yere gittim. Ben de ‘Evet’ dedim. Ama Ay’a giden ilk insan sendin. Bunun bir anlamı olduğunu düşünüyorum.’”
Yani, inanılmaz derecede uzun ve zorlu bir seçim sürecinden sonra Ay’a ayak basan ilk kişi bile böyle hissedebiliyor. Karşılaşmadan sonra Gaiman kendini çok daha iyi hissettiğini söylüyor: “Çünkü Neil Armstrong bile kendini sahtekar gibi hissediyorsa, belki de herkes öyleydi. Belki büyük isimler hiç yoktu, sadece çok çalışmış, aynı zamanda şanslı ve biraz da kendi derinliklerinden çıkmış insanlar vardı, hepimiz elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz, ki gerçekten umabileceğimiz tek şey bu.“
Kaynak: Chip
2024 Oyunları'nda sıkça karşılaşılan klişeleri keşfedin. Spor dünyasında tekrar eden temalar, klişe hikayeler ve bu…
Samsung Galaxy S25 serisi ve Exynos 2500 işlemcileri hakkında en son gelişmeleri keşfedin. Yeni özellikler,…
Gece gökyüzündeki meteorlar ve meteor yağmurları, yıldızların dansını izlemek için eşsiz bir fırsattır. Bu yazıda,…
Instagram öneri algoritmasını sıfırlamak, takip ettiğiniz içerikleri yeniden şekillendirmenize yardımcı olur. Bu özellik sayesinde, ilgi…
Baldur's Gate 3'te konsol için mod sınırının açıklandığı bu yazıda, oyunculara sunulan yeni fırsatları ve…
Toksik Epidermal Nekroliz (TEN) hastalığı için geliştirilen yeni tedavi yöntemleri hakkında bilgi edinin. Bu yenilikler,…