Japon otomobil endüstrisinde kendini gösteren “Centilmenlik Anlaşması”, Japon otomobil üreticilerinin araçlarının beygir gücünü belirli bir rakam ile sınırladığı bir protokol olarak biliniyor. Bu anlaşma, dönemin ikonik otomobillerinin üretiminde önemli bir rol oynamıştı. Peki, gerçekten kâğıt üzerinde böyle bir anlaşma imzalanmış mıydı? Bu sistem nasıl işliyordu ve neler yaşandı? İşte detaylar.
Nissan, Toyota, Honda, Subaru ve Mazda gibi Japon otomobil markaları, araçlarının beygir gücünü 276 ile, hızlarını ise 180 km/s ile sınırlandırdı. Bu, aslında gönüllü bir anlaşmaydı ve yazılı bir belgeye dayanmıyordu; tamamen sözlü bir mutabakat ile hayata geçirilmişti. Bu anlaşmanın temel sebebi, 1980’lerin sonları ile 1990’ların başlarında yüksek performanslı otomobillerle gerçekleştirilen tehlikeli sürüşlerin neden olduğu trafik kazalarıydı.
Bu anlaşma ile birlikte, otomobil üreticileri rekabetten vazgeçerek güvenli ve uyumlu bir ortam yaratmayı hedeflemişti. Ancak işler tam olarak öyle gitmedi.
Yüksek performanslı otomobillerin beygir gücü ve hız rekabetleri, birçok insanın hayatını tehlikeye atıyordu. Bu tehlikeleri azaltmak amacıyla belirlenen sınırlar, adından da anlaşılacağı üzere, saygıyı ön plana çıkaran bir “Centilmenlik Anlaşması”na dönüşmüştü. Ancak otomobil üreticileri, bu anlaşmaya uymak için araçların motor ve şasi yapılarını aşırı seviyede güçlendirmeye başladı. Örneğin, Nissan Skyline GT-R (R34), resmi olarak 276 beygir gücüne sahip olsa da, gerçek gücü bu sınırdan çok daha fazlaydı; çünkü geliştirilmiş diğer özellikleri sayesinde 320 beygire kadar güç üretebiliyordu. Benzer şekilde, Toyota Supra MKIV de kâğıt üzerinde beygir gücü sınırına sahip görünse de, gerçekte çok daha fazla güç üretebiliyordu. Güç konusunda bir şey değişmese de mühendislik ilerledi.
Otomobil üreticileri, beygir gücü sınırına uymaya çalışırken, ATTESA-ETS dört çeker sistemi (Nissan) ve 2JZ-GTE motoru (Toyota) gibi yeniliklerle otomobillerindeki teknolojiyi geliştirdi. Bunun yanı sıra, yol tutuşu, sürüş konforu ve genel kullanışlılık gibi alanlarda da önemli gelişmeler sağladılar. Centilmenlik Anlaşması, JDM (Japonya’nın otomobil üreticileri için ana pazar) performans araçlarının zirve yaptığı döneme denk geldiğinden, Mitsubishi Lancer Evolution, Subaru Impreza WRX STI ve Mazda RX-7 FD gibi efsanevi modellerin ortaya çıkmasına zemin hazırladı.
2000’li yıllara gelindiğinde, Centilmenlik Anlaşması ortadan kalktı. Japon otomobil üreticileri, rekabetin artması ve emisyon düzenlemelerinin değişmesi gibi nedenlerle bu anlaşmayı feshetmek zorunda kaldı. Anlaşmanın resmî olarak bozulması, 2004 yılında Honda’nın “Legend” modelinin 300 beygir gücünü aşmasıyla gerçekleşti. Ardından diğer markalar da bu sınırı aşınca, anlaşma kendiliğinden sona erdi. Kısacası, bu anlaşma başlangıçta güvenlik önlemleri almak amacıyla ortaya çıkmıştı, ancak Japon otomobil markalarının yarattığı yüksek teknolojili otomobillerin önünü açarak yeni bir dönemin kapılarını aralamıştır.
Kaynaklar: CarBuzz, Car and Driver
Daha fazla otomobil içeriği:
Kaynak: Webtekno
Köpeklerin stresle ilişkisini anlamak, veteriner ziyaretlerini kolaylaştırabilir. Bu yazıda, köpeklerin stres belirtileri ve veteriner ziyareti…
Kısa videoların beyin üzerindeki etkilerini keşfedin ve dijital detoksun önemini öğrenin. Zihinsel sağlığınızı korumak için…
Skoda'nın yenilenen elektrikli SUV modeli Enyaq, modern tasarımı, gelişmiş teknolojileri ve çevre dostu özellikleriyle dikkat…
Elon Musk'ın Liverpool'a olan ilgisi ve Fenway Sports Group'un bu konudaki açıklamaları hakkında detaylı bilgi…
Xpeng'in yarı uçan aracı, Land Aircraft Carrier, otomotiv ve havacılık teknolojilerini bir araya getiriyor. Geleceğin…
Apple Vision Pro için GeForce Now hizmetinin duyurusu, oyunculara bulut oyun deneyimini yeni bir seviyeye…