Evet, yanlış okumadınız. Elektrikli otomobillerin 21. yüzyılda ortaya çıktığını düşünmek, büyük bir yanılgı olur. Tarihimizde ilk elektrikli otomobil, Sultan II. Abdülhamid’in siparişi üzerine üretilmişti. Peki, o dönemde elektrikli bir araç nasıl mümkündü ve Sultan bu aracı neden daha sonra istemedi? 1888 yılı, Osmanlı’da ulaşım tarihi açısından önemli bir dönüm noktasıydı.
Araçların yaygınlaşmaya başladığı bu dönemde, Sultan II. Abdülhamid de İngiliz Messrs Immisch&Co şirketine, 48 voltluk elektrik motoruyla çalışan üstü açık bir araba sipariş etti. Bu araç, Avrupa’da yeni popülerleşen “Dog Cart” modeline benziyor ve saatte yaklaşık 15 km hıza ulaşabiliyordu. Aynı dönemde, Macar mühendis Anyos Jedlik’in basit elektrikli modelinden Alman Andreas Flocken’in dört tekerlekli prototiplerine kadar dünyada elektrikli araç denemeleri büyük bir ivme kazanmıştı. Padişahın bu adımı, Osmanlı Devleti’ni de teknoloji yarışına dahil etmiş oldu.
Tabii ki hikâye bununla bitmedi. 1895’te Fransa’dan iki elektrikli araç daha saraya getirildi. Saray kayıtları, bu araçların Sultan tarafından kullanılıp kullanılmadığını netleştirmese de padişahın bir sonraki hamlesi oldukça şaşırtıcıydı. Bu hamlesi, 1905’e kadar sürecek olan otomobil ithalatını yasaklamaktı. Peki, teknoloji meraklısı bir padişah, neden böyle bir karar almış olabilirdi? “Parçası kırılırsa Amerika’dan mı getireceğiz?”
Prof. Dr. Necmettin Erbakan’ın, 1975’teki bir konferansta anlattığı hikâye, bu gizemi biraz olsun aydınlatıyor. Erbakan’a göre, Sultan’a hediye edilen bir otomobilin parçalarının yurtdışına bağımlılık yaratacağı endişesi, yasağın temel sebebiydi. Cuma selamlığında test edilen aracı iade eden II. Abdülhamid, “Yarın bir parçası kırılsa, Amerika’dan mı getirteceğiz?” diyerek devletin ithalata bel bağlamamasını istediğini de böylece belli etmişti.
Peki, neden elektrikli araçlar devlet sınırları içinde yaygınlaşmadı? 19. yüzyıl sonunda Detroit Electric ve Baker gibi markalar, ABD’de binlerce elektrikli araç satarken, İstanbul’da da benzer bir potansiyel bulunuyordu. Ancak bazı sebepler, bu durumu sürdürmeye engel oldu. Bunların başında altyapı eksikliği geliyordu. 1910’da kurulan Silahtarağa Elektrik Santrali bile şehre yetersiz enerji sağlarken, şarj istasyonları hayal bile edilemezdi. Ayrıca, Henry Ford’un 1908’de seri üretime geçmesi, benzinli araçları ucuz ve erişilebilir hale getirdi. Siyasi çalkantılar ise cabası; Balkan Savaşları ve I. Dünya Savaşı, ekonomiyi derinden sarstığı için elektrikli tramvaylar bile ancak 1914 gibi geç bir tarihte hizmete başlayabilmişti.
Sultan Abdülhamid’in 137 yıl önceki endişesi, bugün yerli üretimin kıymetini anlamamız adına güzel bir örnek teşkil ediyor. Osmanlı’da yarım kalan hikâye, bugün ise tamamlanmayı bekliyor diyebiliriz.
Kaynak: Webtekno
Dünyadan 70 ışık yılı uzaklıktaki sistemden gelen gizemli radyo sinyalleri ve evrenin sırlarına dair şaşırtıcı…
Çinli otomobil devi Chery'nin yeni sedan modeli Fulwin A9L'in tanıtımını keşfedin. Şık tasarımı ve gelişmiş…
MindsEye 2025'nin en kötü oyunu olarak tarihe geçti. İşte oyunun neden bu kadar başarısız olduğu…
Kuickwheel'in yenilikçi Skyrider X6 uçan bisikleti ile geleceğe yolculuk yapın. Hız, güvenlik ve teknoloji bir…
OPPO A5 5G hakkında yeni sızıntılar ve detaylar! Tasarım, özellikler ve çıkış bilgileriyle ilgili güncel…
Samsung Galaxy Z Fold7, ince ve yenilikçi tasarımıyla teknolojiyi yeni seviyeye taşıyor. Esnek ekran ve…