The Witcher 4 Hype Yaratma Stratejileri

The Witcher 4: Hype Yaratmanın Gücü

Günümüzde bir video oyunu, film ya da herhangi bir medya ürünü olsun, başarılı olabilmesi için en önemli faktörlerden biri “hype” yaratmaktır. Bu durum özellikle oyun sektöründe son yıllarda daha da belirgin hale gelmiştir. Geliştiriciler, oyunlar hakkında gizemli ve belirsiz açıklamalar yaparak merak ve ilgi uyandırmayı başarıyorlar. Aynı zamanda, fiyatları sabit tutarak “Deluxe” paketler gibi seçeneklerle gelirlerini artırmayı hedefliyorlar.

Bu çerçevede, CD Projekt Red’in de bu stratejiyi benimseyen şirketlerden biri olduğunu söylemek mümkün. The Witcher 4, 2022 yılında duyurulduğunda oyuncular arasında büyük bir heyecan yarattı. Ancak, oyunun geliştirilmeye yeni başladığını göz önünde bulundurursak, en iyi ihtimalle 2026 yılına kadar bu oyunu oynama fırsatımız olmayacak. Yine de CDPR, oyun hakkında çeşitli açıklamalar yaparak oyuncuların merakını canlı tutacak “ipuçları” vermekten geri durmuyor. Bu durum, aslında bir pazarlama taktiği olarak öne çıkıyor.

CDPR CEO’su Michal Nowakowski, Eurogamer’a verdiği röportajda, The Witcher 4 ile ilgili kampanyanın gerçek bir tanıtım süreci olmadığını, yalnızca oyuncularda ilgi oluşturmayı hedefleyen “kırıntılar” sunduklarını ifade etti. Asıl pazarlama kampanyasının, oyunun çıkış tarihinin duyurulup ön siparişlerin alınmaya başlandığı dönemde başlayacağını belirtti. Nowakowski, The Witcher 4 hakkında kesin bir bilgi bulunmadığını ve mevcut teorilerin yalnızca spekülasyonlardan ibaret olduğunu vurguladı: “Evet, teori ve benzeri şeyler var ancak gerçekte belirli hiçbir şey yok.” Ancak, insanların bu konuyla ilgili ne düşündüklerini merak etmeleri, anlamlar çıkarmaları ve teoriler üretmeleri için ipuçları sunmaya devam etmek istediklerini de sözlerine ekledi.

Hoşumuza gitmese de, bu taktiğin işe yaradığı açıkça ortada. Bu açıklamayı haberleştiriyoruz, sizler de okuyorsunuz. Sonuç olarak, The Witcher 4 hakkında konuşulmuş oluyor ve bazıları “Çıksa da oynasak” diye düşünüyor. Peki, bu durumda kendimizi kullanılmış gibi hissetmeli miyiz? Yorumu size bırakıyorum…

Kaynak: Webtekno