Türk savunma endüstrisinin kıymet üretme bakımından önderi olan Baykar Teknoloji, yeni eserlerini tanıtmaya devam ediyor. Bayraktar Kemankeş küçük akıllı seyir füzesi de gözler önüne serilen son eser oldu. Türkiye’nin bu alandaki açığını kapatacak olan seyir füzesinin ismi ise yüzyıllar öncesine açılan bir perde.
Bayraktar Kemankeş yetenekleri neler
Ancak gizem perdesini aralamadan evvel biraz Bayraktar Kemankeş’in özelliklerinden bahsedelim. Kemankeş, Bayraktar AKINCI TİHA, Bayraktar TB2 SİHA ve Bayraktar TB3 SİHA’lardan atılabilen bir akıllı seyir füzesi. Bu füze havada 1 saat kalabilirken dahili jet motoru sayesinde düşman maksatlarına saatte 720 kilometre süratle dalış yapabiliyor. Yaklaşık 360 km/h seyir sürati, 18 bin feet operasyon irtifası ile Kemankeş, 200 km+ operasyon menzili vadediyor. Üstün yeteneklerini 30 kilogramlık azamı tartıya sığdıran füze, 6 kilograma kadar da yararlı yük taşıyabiliyor. Kamera sistemi tarafındaysa 36x optik zoom yapabilen iki eksenli bir sensöre sahip olan Kemankeş, 2,8 kilometreye kadar lazer hedefleme bünyesinde tutuyor.
Akıllı olan özelliği ise yapay zekâ dayanaklı otopilot sistemi ile füzenin otonom uçuş yapabilmesi. Kemankeş ayrıyeten Anti-jamming teknolojisi sayesinde elektronik karıştırmalardan etkilenmezken asıl maksadı ise düşman sınırının ardındaki en riskli birimler. Kemankeş dahili görüntüleme sistemi sayesinde tıpkı vakitte bir istihbarat aracı vazifesi de görüyor. 50 kilometrelik haberleşme menzili dahilinde Kemankeş, topladığı tüm manzara ve bilgileri denetim istasyonuna iletiyor. TB2 gibi platformlarla kullanıldığında aslında haberleşme menzili 400 kilometre üzere yüksek bir aralığa ulaşabiliyor. Bayraktar Kemankeş, halihazırda uçuş testlerini gerçekleştiriyor ve yıl içerisinde seri üretime geçmeyi planlıyor. Bir iki ay içinde ise birinci atış testi yapılacak. Neden “Kemankeş”
Baykar Platform Mühendislik Grup Önderi Burak Özbek yaptığı açıklamada Kemankeş’in isminin en güçlü koşullarda amaçlarını tam isabetle vuran okçulardan aldığını söylüyor. Pekala bu isim nerelerden geliyor?
Türk tarihine aşina olanlar MÖ 5000’den itibaren Altay ve Tanrı Dağları ve etrafında ortaya çıkan, daha sonra da İç Asya’ya büsbütün hükümran olan “Atlı Bozkır Kültüründe” atlara ve okçuluğa büyük değer verildiğini duymuştur. Türk okçuluğu elbette Asya’da kalmadı. Türklerin ulaştığı her coğrafyada ezelden gelen okçuluk kültürüne daima kıymet gösterilmiştir.
Türk hakanları tahta otururken ok ve yay kullanmaları bu gelenekten geliyor. Para ve resmi mühürlerde Türk devletlerinde ok ve yay kullanılması yeniden tıpkı kültürün bir ögesi. Birinci Türk devletlerinde başlayan bu ilgi Osmanlı zamanında daha da artarak kendisini geliştirdi. Keman (yay) ve keş (çeken) sözlerinin birleşimiyle Kemankeşlik adı altında Osmanlı İmparatorluğu döneminde spor dalı haline geldi. Kemankeşlerin 800-850 metreye varan aralarda nokta atış yapabildikleri biliniyor. Bayraktar Kemankeş füzesi de bu geleneğe işaret ediyor. Kemankeş denilince ise tarihte akla “Kemankeş Kara Mustafa” geliyor. Arnavutluk’ın Avlonya vilayetinde doğan ve küçük yaşta İstanbul’a getirilen Mustafa, Yeniçeri Ocağı’nda eğilir. Kendisine Ferhad Ağa tarafından okçuluk dersleri verilir. Okçuluk konusunda gösterdiği yüksek muvaffakiyet ötürü kendisine “Kemankeş” ve “Kara” lakapları verilir. Kendisi, ilerleyen periyotlarda kaptan-ı deryalığa ve daha ileriki periyotlarda sadrazamlığa yükseldi.
