Kimi kedilerin sahipleri, evde tuttuğu hayvanları için suçlu hissederek onları dışarı çıkarmaya çalışırken, bazıları apartmanın kapısından bile dışarı çıkmalarına izin vermemektedir. İkinci seçenekteki ebeveynlik anlayışını belki biraz fazla bulabiliriz; ancak bilimsel veriler, dışarı çıkmalarına kısıtlama getirmenin aslında daha doğru bir yaklaşım olduğunu göstermektedir.
Öncelikle, unutulmaması gereken bazı noktalar var…
Evet, kediniz dışarıda olmayı isteyebilir ve bu durumu “Doğasına engel oluyorum.” şeklinde yorumlayarak kendinizi suçlu hissedebilirsiniz. Ancak, kedilerin evcil hayvan olarak evrim geçirdiğini ve günümüzde evlerde yaşamalarının onlara birçok açıdan avantaj sağladığını unutmamak gerekir. Kendi yararımıza inşa ettiğimiz bu yeni dünya, gerçek anlamda bir doğa kalmamasına neden oldu. Bu nedenle, kedilerinizi dışarı çıkarmak yerine, onları ev ortamında tutarak daha güvenli bir yaşam sunmuş olursunuz.
Dışarıda karşılaşabilecekleri viral hastalıklar oldukça yüksek risk taşımaktadır. Özellikle Türkiye’de, birçok belediyenin sokaktaki hayvanlara yeterince ilgi göstermemesi nedeniyle, sokaklarda yaşayan hayvanlarda hastalıklar yaygın olarak görülmektedir. En çok bilinen ve ölümcül bir hastalığa evrilebilen FIP (Feline Infectious Peritonitis) adlı hastalık, tam da bu noktada karşımıza çıkmaktadır. Bu virüs, insanlara bulaşan bir virüs değildir, ancak kediler arasında kolaylıkla yayılabilir. Birçok kedi, ölümcül FIP’e dönüşmezse bile, hayatları boyunca Corona virüsü ile başa çıkmak zorunda kalabilir. Kedinizin hastalıklı bir kediyle temas etmesine gerek yok; hastalıklı bir kedinin salgılarının bulunduğu bir yerle teması bile yeterli olabilir.
Ayrıca, dışarıda dolaşan kediler lösemi, kedi AIDS’i (FIV), kedi distemperi ve üst solunum yolu enfeksiyonu gibi ciddi hastalıklara da yakalanabilirler.
Parazitler de bir diğer ciddi tehlikedir. Kediler, dışarıda karşılaşabilecekleri pireler, keneler, kulak akarları ve gastrointestinal solucanlar gibi parazitler nedeniyle kaşınma, cilt enfeksiyonları, kusma ve ishal gibi çeşitli sağlık sorunları yaşayabilirler. Daha da kötüsü, bu parazitler eve girerek insanlara da bulaşma riski taşımaktadır.
Güvenlik risklerini de göz ardı edemeyiz. Ne yazık ki Türkiye’de sokaktaki hayvanlar, birçok tehlikeyle karşı karşıyadır. Etrafa bırakılan zehirler, şiddet ve işkence, araç çarpması gibi durumlar, hayvanların yaşamlarını tehdit eden önemli unsurlardır. Hiçbirimiz, sevgili kedilerimizin bu tür tehlikelerle karşılaşmasını istemeyiz. Ayrıca, bir kedi sahiplenmeyi düşündüğümüzde, sokakta yaşam mücadelesi veren bir hayvana yuva açarak onların hayatlarını kurtarma fırsatımız olduğunu da unutmamalıyız.
Yapılan araştırmalar, kedilerin doğal yaşamı tehdit ettiğini de ortaya koyuyor. Maryland Üniversitesi’nde gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, dışarıda serbest dolaşan kediler, kuduz, toksoplazmoz gibi hastalıkları hem kendilerine bulaştırabilir hem de bu hastalıkları eve taşıyabilirler. Ayrıca, her ne kadar Türkiye’de bu durum çok yaygın olmasa da, ABD gibi ülkelerde kediler, sincap, tavşan, fare ve kunduz gibi hayvanları avlayarak doğal dengeyi tehdit edebiliyorlar. Araştırmacılar, evcil hayvanlar ile vahşi yaşam arasındaki etkileşimi azaltmak için kedilerin iç mekânlarda tutulması gerektiğini vurgulamaktadır.
Kaynaklar: Frontiers, American Humane
İlginizi çekebilir:
Kaynak: Webtekno
