Karıncalar, görünüşte minicik ve önemsiz canlılar olarak algılansalar da, kendi dünyalarında oldukça ilginç ve karmaşık hayatlar sürdürmektedirler. Bu küçük yaratıklar, eşsiz özellikleriyle dikkat çekmektedirler. Örneğin, bazı türlerinin su altında iki hafta boyunca hayatta kalabildiğini biliyor muydunuz? Bu gibi özellikleri sayesinde doğanın sunduğu fırsatları en iyi şekilde değerlendirmektedirler. Bugünkü konumuz ise ne kadar yüksekten düşerlerse düşsünler, nasıl hayatta kalabildikleridir.
Doğanın Kanunlarından Yararlanıyorlar
- Karıncalar, yalnızca 10 mg’dan daha az bir ağırlığa sahiptirler. Bu nedenle, düşerken hızlanma oranları oldukça düşüktür.
- Bu durum, onların terminal hızlarının (düşüş sırasında ulaşabilecekleri maksimum hız) oldukça az olmasına yol açar.
- Yer çekimi, karıncalar üzerinde biz insanlar üzerindeki etkisi kadar güçlü değildir.
- Ayrıca, karıncaların yüzey alanı-kütle oranı düşüktür; bu da düşüş sırasında hava direncinin devreye girmesine neden olur ve bu direnç karıncayı yavaşlatır.
Sonuç olarak, düşüşleri, ağır bir cisme kıyasla ne sert ne de hızlıdır. Karıncaların ürettikleri kinetik enerji, kütlelerinin son derece küçük olması nedeniyle ölümcül sonuçlara yol açmaz.
Anatomilerinin Önemi
- Karıncaların dış iskeletleri, hem sert hem de esnek bir yapıdadır. Bu eşsiz yapı sayesinde düşüş sırasında darbe emme yetenekleri oldukça yüksektir.
- Bu durumu bir nevi zırh gibi düşünebilirsiniz.
- İniş esnasında bacaklarını kullanarak darbenin etkisini azaltmayı başarabilirler.
- Ayrıca, düştükleri yüzeylere tutunabilme yetenekleri de vardır.
Tüm bu nedenlerden ötürü, karıncalar ister bir uçaktan, isterse de bir gökdelenden düşsünler, başarıyla hayatta kalmayı başarmaktadırlar.
Kaynaklar: Think Magazine, The Verge
Hayvanlar âlemine dair daha fazla içerik:
Kaynak: Webtekno