El hijyeninin sağlık için ne kadar önemli olduğunu hep biliyorduk belki de ama geçtiğimiz birkaç yılda atlattığımız pandemi bize bunu daha iyi öğretti. Ellerimizi hangi sıklıkta ve ne kadar süre boyunca yıkamamız gerektiği gibi pek çok bilgiyi sıfırdan öğrenmiş kadar olduk. Ancak dediğimiz gibi, el hijyeni her zaman çok önemliydi hatta Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu her yıl 15 Ekim’i ”Dünya El Yıkama Günü” olarak belirledi.
Doğru el yıkama yöntemlerini öğretmek için kutlanan bu gün vasıtasıyla Dyson tarafından paylaşılan bir bülten ise konunun bambaşka bir boyutuna değiniyor; el kurulama.
”Islak eller, kuru ellere kıyasla çok daha fazla bakteri topluyor”
Gerçekleştirilen araştırmalar gösteriyor ki nemli eller kuru ellere kıyasla 1000 kata kadar daha fazla bakteri taşıyabiliyor, elleri giysilere silmek ise giysiler temiz değilse yıkanmış ellere bakteri bulaştırabiliyor.
Dyson, meselenin yalnızca el yıkamakla bitmediğine dikkat çekerek basit bir örnekle durumu açıklamış; bir elinizin nemli ve bir elinizin kuru olduğunu hayal edin, her iki elinizi de bir kutu simin içine koyuyorsunuz, sonra ne oluyor? Islak eliniz simle kaplanırken kuru eliniz çok daha az sim topluyor. İşte ıslak el – kuru el ve bakteri toplama ilişkisi de tam olarak buna benziyor.
E iyi de, ellerimizi kurularız biz de neden ıslak bırakalım ki?
İşte sorun biraz da burada başlıyor. Belki evinizde zaten elinizi tertemiz havlunuza kuruluyorsunuz. Ki burada bile sık değiştirilmeyen nemli havlular bakteri üretiyor ama hadi bu kısmı geçelim. Diyelim ki bir AVM’desiniz ve tuvalette ellerinizi yıkadınız. Kurulamak için bir şey aradığınızda artık çok büyük oranda kurutma makineleri olduğunu göreceksiniz. Ya da belki kağıt havlu makinesi.
Fakat bu kurutma makineleri ne yazık ki o kadar da masum değil. Filtresiz ve doğrudan tuvaletteki kirli havayı üfleyen kurutma makineleri de genellikle fiziksel tuşlarla çalışan kağıt havlu makineleri de işleri çok daha kötü hâle getiriyor. Dyson tarafından gerçekleştirilen Küresel Hijyen Araştırmasına göre Türkiye’de kullanıcılar geleneksel ve kirli hava yayan el kurutma makinelerini kullanmaya çekiniyor. Katılımcılar, geleneksel teknolojiler yerine temassız el kurutması sağlayan ve temiz hava filtresine sahip son teknoloji cihazları tercih ediyor.
Ayrıca kağıt havlular için de geleneksel kurutma makineleri için de işin bir de çevre boyutu var. Bu ürünlerin karbon ayak izleri, ne yazık ki oldukça yüksek ve büyük işletmeler için daha çevreci çözümler gerekiyor.
Dyson’ın üç seneden uzun süren çalışmalar ve 700’den fazla prototipten sonra bu konuya teknolojik bir çözümü var:
Dyson Airblade 9kJ el kurutma makinesi, elleri 10 saniye gibi kısa bir sürede kurutuyor. Kullandığı dijital motor V4’le 624km/saat hızla hava akımı çıkaran Airblade 9kj, aynı zamanda şimdiye kadar geliştirilmiş en sessiz Dyson el kurutma makinesi.
Polar astarlı cam lifi bir HEPA filtreyle tuvaletten çıkan partiküllerin %99,95’ini yakalayan Airblade 9kj, bu sayede ellerin temiz havayla, tekrar bakteriye bulanmadan kurulanmasını sağlıyor. Kullanım esnasında ellerinizi algılayan “Uçuş Süresi” sensörleri sayesinde de herhangi bir temas gerekmeden kurutma işlemi tamamlanıyor.
Ekonomik Mod’da %87 oranında daha az enerji harcayan ve aynı zamanda kağıt havlulara göre %85 daha az karbondioksit emisyonu üreten Airblade 9kj, bu sayede hem daha ekonomik hem de daha yeşil bir çözüm sunuyor. Bu gelişmiş teknolojinin arkasında ne gibi teknik detaylar var diye göz atmak isterseniz buradan göz atabilirsiniz.
Sonuç olarak…
Tabii ki her yerde bu türden bir el kurutma makinesine erişmek ne yazık ki mümkün değil. Bu sebeple ellerinizi yıkadıktan sonra herhangi bir temastan kaçınarak alabileceğiniz bir kağıt havluyla kurulamak en basit çözüm olacaktır. Özellikle de umumi alanlarda geleneksel kurutma makinelerini kullanmamak, zor durumdaysanız kendi çantanızda taşıdığınız bir peçeteyle kurulamak en doğrusu olacaktır. Aksi takdirde içinde bulunduğunuz alanın bütün bakteri ve mikroplarını ellerinize üfletmiş olursunuz.
Kaynak: Webtekno