İnsanlık var olduğu günden beri gözünü uzaya dikmiş ve özellikle son yıllarda uzay çalışmalarına bir hayli hız vermiştir. Yani bizden milyonlarca ışık yılı uzakta bulunan gezegenleri yakından inceleme hevesi ile doluyuz. Peki ya bizim Dünyamız? Ağaçlar, okyanuslar, insanlar falan biliyoruz işte Dünya’yı diye düşünmeyin, bizim gördüğümüz yalnızca bu gezegenin dış kabuğu.
Evet, Dünyamız bir kabuğa sahip. Çünkü bu kabuğun altında şu an için bildiğimiz üç katman daha var. Kabuktan binlerce kilometre aşağıda bulunan bu katmanların her bir hareketi hem gezegenimizi hem de bizi etkiliyor. Soğan gibi kat kat olmasa bile yine de Dünyamızın katmanları bir hayli ilginç yapıdalar. Gelin Dünya’yı oluşturan katmanlar nelerdir, özellikleri nedir biraz daha yakından inceleyelim.
Dünya’nın katmanları:
- Kabuk
- Manto
- İç çekirdek
- Dış çekirdek
Gördüğümüz her şeyin olduğu katman: Kabuk
Şu an üstünde durduğumuz, günlük telaşlarımızla boğuştuğumuz katman Dünyamızın dış kabuğudur ve bu gezegenin en ince katmanıdır. Kalınlığı yer yer 5 ile 70 kilometre arasında değişir ama ortalama 40 kilometredir. Derinliğin bu kadar yüksek olduğuna bakmayın. Gezegen bazında düşünürsek bir elmanın kabuğundan daha incedir.
Dünya’nın kabuğu karasal ve okyanusal olarak ikiye ayrılıyor. Okyanus kabuğu; adından da anlaşılacağı üzere okyanusların altındadır, daha serttir, daha derindir ve bazalt gibi yoğun kayalardan oluşur. Kıtasal kabuk çok daha kalındır ve granit tipi kayalarla bir takım çözeltilerden oluşur.
Kabuk sert bir hareketsizlik içinde değildir, tektonik plakalara ayrılmıştır. Bu tektonik plakalar yakınsal, ıraksal ve dönüştürücü olarak üç ana gruba ayrılır. Bu tektonik plakaların hareketsiz şekilde olmadığı, manto adı verilen bir alt katman üzerinde bir nevi yüzdükleri biliniyor.
Dünya’nın en kalın tabakası: Manto
Kabuğun hemen altında, yaklaşık 2890 kilometre kalınlığında manto katmanı yer alır. Manto, Dünya’nın en kalın tabakasıdır ve gezegen hacminin yüzde 84’ünü oluşturur. Manto da sismolojik özelliklerine göre temel bir sınıflandırmaya tabi tutulmuştur.
Üst manto kabuktan 670 kilometre kadar aşağı uzanır ve peridotit adı verilen bir kayadan oluşur. Alt manto, üst mantodan hemen sonra başlar. Manto sabit değil, hareketlidir. Yüzeye doğru yükselen sıcak malzeme ve derine inen soğuk malzeme sayesinde burada devamlı bir sirkülasyon vardır. Bu dönüş, kabuktaki tektonik levhaları hareket ettirir.
Tektonik hareketler sonucu kabukta depremler meydana geldiği gibi mantoda da depremler yaşanır. Ancak mantoda plakalar olmadığı için bu depremlerin, hal değiştiren minerallerin hacim değişikliği kaynaklı olduğu düşünülüyor. Sıcak ve soğuk malzemenin etkileşimi sonucu da bu tür depremler meydana gelebilir.
Sıcak ve katı: İç çekirdek
Aslında iç çekirdek, dış çekirdekten daha derindedir ancak içi anlamadan, dışı anlatmak pek doğru olmaz. İç çekirdeğin yarıçapı yaklaşık 1220 kilometredir ve katı haldedir. İç çekirdeğin sıcaklığı yaklaşık 5400 derece yani epey sıcaktır.
İç çekirdek oldukça yavaş büyür. Çekirdeğin tamamı soğudukça dış çekirdeğin bir kısmı iç çekirdeğe katılır. Çekirdeğin soğuma hızının 1 milyar yılda 100 derece olduğu tahmin ediliyor. Yavaş da olsa bu büyüme, direkt olarak Dünyamızın manyetik alanını etkiliyor. İç çekirdek, doğu – batı hattında simetriktir.
Daha sıcak ve ağdalı: Dış çekirdek
Dış çekirdeğin yarıçapı yaklaşık 3400 kilometredir ve sıvı haldedir. Dış çekirdek için sıvı demek de pek doğru değil, onun yerine ağdalı diyebiliriz. Bu hali nedeniyle kolayca deforme olur. Sıcaklığı yaklaşık 6000 derecedir. Maruz kaldığı şiddetli konveksiyon akımı nedeniyle çalkalanır ve Dünya’nın manyetik alanını etkiler.
Tüm bunları nereden biliyoruz?
Girişte anlattığımız gibi insanlık olarak derine inmeyi değil, yukarı çıkmayı seviyoruz. Ancak bunun tek nedeni merak değil. Kabuktan bir kat indiğinizde bile sıcaklık korkunç derecelere ulaşıyor. Yani bırakın bir insanın oraya gidip gözlem yapmasını, bu sıcaklığa dayanacak bir makine geliştirmek bile son derece zor.
Peki, bu kadar detaylı bir şekilde anlatabildiğimiz Dünya katmanlarını nereden biliyoruz? Sismik dalgalar sağolsun. Bilim insanları kabuktan gönderebildikleri kadar derine sismik dalgalar gönderiyorlar. Bu dalgalar, her geri dönüşlerinde geçtikleri alanlar hakkında bilgi sağlıyorlar.
Sismik dalgalarla elde edilen bilgiler uzmanların elinde işlendikten sonra güzelce simüle ediliyor ve karşımıza sanki bir elmayı kesip de bakmışız kadar net Dünya bilgisi çıkıyor. Deprem taraması benzeri sistemler de Dünyamızın katmanları hakkında önemli bilgiler sağlıyorlar. Yani görmesek bile çok iyi tanıyoruz.
İçinde yaşadığımız gezegeni biraz daha yakından tanımak isteyenler için Dünya’yı oluşturan katmanlar nelerdir sorusunu yanıtladık ve bu katmanlar hakkında bilmeniz gereken önemli detaylardan bahsettik. Bugün için elimizdeki veriler net olsa da kimbilir belki yarın yeni bir araştırma görürüz ve tüm bildiklerimizin yanlış olduğunu öğreniriz.
Kaynak: Webtekno