2016’da yapılan bir çalışma, bu ürünlerin yapım aşamasında zaman zaman insan saçı ve domuz kıllarının kullanılabileceğini öne sürdü ve böyle bir bilgiyle karşı karşıya kalan insanlar, çeşitli mecralarda bu konuyu viral hale getirerek, hamur bazlı ürün tüketimini sonlandırdıklarını ifade etti.
Bu iddiaların aslı astarı nedir ve eğer durum gerçekten böyleyse üreticiler neden buna ihtiyaç duyuyor?
İnsan saçlarının ya da hayvan kıllarının yiyeceklere dahil olup olmadığını tespit edebilmek için, öncelikle bir tür aminoasitin varlığından söz etmemiz gerekiyor.
Sistein (Cys, C), proteinleri oluşturan 20 aminoasitten biridir ve içeriğinde kükürt bulunduran organik bir bileşiktir. Diğer aminoasitlerde de olduğu gibi Sistein’de hem L- hem de D- isimli, özdeş oranlarda bileşmiş özdeş elementlerden oluşan bir tür maddeler bulunur. Bizim odak noktamız ise L-Sistein.
Bu aminoasit, genellikle proteinlerde bulunur ve fırın ürünlerinde tabiri caizse durdurucu ajan olarak kullanılır.
E910, E920 ve E921 ile numaralandırılan L-Sistein; un hamurunun karışım zamanını en aza indirgemek, pizza ve ekmek gibi çeşitli hamur tabakalarının yayıldıktan sonra kendisini çekmesini engellemek ve hamurun şeklinin muhafaza edilmesini sağlamak için kullanılır.
Kısaca bu madde, çeşitli pastacılık işlemlerinde hamurun hareketlenmesine katkı sağlar ve ürünlerin pişirme süresini en aza çeker. Bu da ürünlerin raf ömrünü uzatarak, işlenmesini hızlandırır.
Buraya kadar her şey makul. Ancak şaşırtıcı bir gerçek var ki bu madde, insan saçında ve domuz kılında da bulunuyor.
L-Sistein elbette laboratuvarlarda üretilip sentezleniyor ancak bu kimi zaman maliyetli olabiliyor ve üreticiler, bu maddeye erişim noktasında daha ucuz ve doğal maliyet arzusunda oluyor.
Bu noktada akla gelen ilk soru, “Tükettiğimiz hamur bazlı ürünlerde yoksa saçlarımız ya da tüketmeyi pek tercih etmediğimiz domuz kılları mı var?” oluyor.
Ayrıca bazı raporlara göre L-Sistein yapmak için kullanılan saçların çoğu, berberlerden ve kuaförlerden toplanıyor. Peki ülkemizde durum ne?
Özetle L-Sistein temel olarak laboratuvarlarda üretilip gıdalara eklenir ancak insan saçı da bu noktada bu maddenin yerine geçebilir ve gıdaların içinde kendine yer bulabilir. Bizlerin ise tükettiğimiz yiyeceğin içinde bir laboratuvar ürünü mü ya da insan saçı mı olduğunu ayırt etmesi neredeyse imkansızdır.
Domuz kılları konusunda da Türkiye Tarım ve Orman Bakanlığı’nın kendi sitesinde, domuzdan üretilen L-Sistein’in ülkemize girişinin yasak olduğu ifade edilmekte.
Yine gıdaların üzerinde E910, E920 ve E921 kodlarının olup olmadığına bakılabilir ve eğer bu kodlar bulunuyorsa, o ürün L-Sistein içeriyor demektir.
Kaynak: Webtekno