Hatıralarımız Gerçekleri Ne Kadar Yansıtıyor?
Peki, geçmişte yaşadığımız anıları düşündüğümüzde, gerçekten hatırlayabiliyor muyuz? Arada bazı kesiklikler olsa da hatırladığımız kısımlar, yaşadığımız olayların gerçeğini yansıtıyor mu? Kısacası, hatıralarımız gerçekliği ne ölçüde temsil ediyor? İnsan belleği üzerine yapılan sayısız çalışma, hatıraların her zaman gerçeği yansıtmayabileceğini ortaya koyuyor.
Özellikle, yaşanmamış olayları hatırlama veya mevcut olayları farklı şekillerde anımsama durumu dikkate değer bir kavramdır. Bu kavram sahte bellek olarak adlandırılmaktadır. Sahte bellek, gerçekte yaşanmamış bir olayı hatırlamak ya da mevcut bir durumu yanlış ya da değiştirilmiş bir biçimde anımsamak olarak tanımlanır. Bu konuda yapılan bir deney, bu konunun önemini gözler önüne seriyor.
Yaklaşık 50 yıl önce John Palmer ve Elizabeth Loftus tarafından gerçekleştirilen bir deney, hatıraların nasıl şekillendiğine dair çarpıcı bulgular sunmaktadır. Deneyde katılımcılara bir araba kazası videosu izletilmektedir. İzleme sonrasında katılımcılar birkaç gruba ayrılır ve onlara ‘çarpışma’, ‘vurma’, ‘dokunma’, ‘toslama’ gibi farklı fiillerle bazı sorular yöneltilir. Bu süreçte elde edilen sonuçlar, kullanılan kelimelerin ve araba kazası videosunu izleyen katılımcıların bu kazanın hızına yönelik tahminlerini etkilediğini göstermektedir.
- Örneğin, ‘çarpışma’ kelimesi çok daha yüksek hız tahminlerine yol açmaktadır.
- Bir hafta sonra gerçekleştirilen başka bir deneyde ise “Cam kırığı gördünüz mü?” sorusu sorulmuş ve ‘çarpışma’ kelimesini duyan katılımcıların %36’sı, videoda cam kırığı olmamasına rağmen “evet” cevabını vermiştir.
Bu veriler, sorulardaki kelimelerin ve aynı zamanda sorgulama tekniklerinin, hatıraların hatırlanması ve oluşumu üzerinde ne kadar etkili olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, hatıralarımızın gerçeği yansıttığı düşüncesi her zaman geçerli olmayabilir. Kaynaklar: Washington University, Medium
Kaynak: Webtekno