Zaman Algısı Üzerine Heyecan Verici Bir Deney: Michel Siffre
Kulağa korkutucu gelebilir, değil mi? Ancak bu ilginç durumu yıllar önce bir jeolog gerçekleştirdi ve bize zaman algımızın ne kadar öznel olduğunu gösterdi. Michel Siffre, insanın zaman algısının çevresel faktörlerden nasıl etkilendiğini keşfetti.
1962 yılında Fransız bilimci Michel Siffre, tam 63 günü doğal ışık kaynağından uzak, yer altındaki bir mağarada geçirdi. Amacı, insan biyolojik saatinin çevresel etmenlerden ne ölçüde bağımsız çalıştığını incelemekti. Siffre, Güneş ışığı ve saat gibi zamanın dışsal işaretlerinden tamamen uzaklaşarak, vücudunun doğal ritmiyle nasıl başa çıkacağını görmek istiyordu.
Deney, yalnızca biyolojik saatler üzerine değil; aynı zamanda zaman algısının insan psikolojisi üzerindeki etkilerine de ışık tuttu. Deney sırasında elde edilen en dikkat çekici bulgulardan biri, vücudun zaman algısının hızla bozulmasıydı. 16 Temmuz’da mağaraya inen Siffre, deneyini 14 Eylül’de tamamlayacaktı. Ancak yüzeye çıktığında, takvimler daha 20 Ağustos’u gösteriyordu.
Deney başladığında Siffre’nin çevresi karanlıktı; sadece dört voltluk bir lamba ve koyu renkli gözlükler eşliğinde bu bilinçli izolasyona girdi. Zaman, dış dünyadan soyutlandığında insanın algısı farklılaşıyor. Siffre’nin deneyinde olduğu gibi sirkadiyen ritmi, 24 saatlik doğal döngüsünden yaklaşık 25 saate kadar uzamıştı. Günler geçtikçe, Siffre her günün uzunluğunu unutmaya başladı ve gece ile gündüz arasındaki sınırlar belirsizleşti. Birkaç gün sonra, günler birbirine karıştı ve zaman algısı bozuldu.
Sonuç olarak, zaman algısı ve yalnızlığın etkisi, deneyin sonunda onu derin bir depresyona sürükledi. Bilim dünyasına Siffre’nin katkıları, biyolojik saatin genetik temellerini keşfeden ve 2017 Nobel Biyoloji Ödülü’nü kazanan üç bilim insanının (Jeffrey C. Hall, Michael Rosbash ve Michael W. Young) çalışmalarına ilham verdi.
Deneyinin ardından 1999 yılında, yeni milenyumu kutlamak için bir kez daha bir mağaraya girdi. Ancak yine zaman algısı onu yanılttı; 1 Ocak’ı, yeni yılın ilk günü sandığı o an, aslında 4 Ocak’tı. Bu, insanın biyolojik saatinin ne kadar kırılgan ve esnek olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi. 6 ay mağarada kalan Siffre, psikolojik olarak bitme noktasına gelse bile çok önemli bir keşifte bulundu: İnsan, 24 saatlik döngü yerine 48 saatlik bir döngüye uyum sağlayabiliyordu.
Çevremizden tamamen izole olduğumuzda, zamansal dengemiz de bozuluyor. Siffre ve sonrasında onun gibi gerçekleştirilen deneylerde görüldüğü gibi, bu durum sadece fiziksel bir uyumdan ziyade zihinsel bir savaş da başlatıyor.
- Kaynaklar: 1, 2, 3
- İlginizi çekebilir: z
Kaynak: Webtekno