Bir şarkının süresinin 3 dakika civarında olmasının ardında yatan sebep, müzik sektörünün bir stratejisi mi yoksa tamamen bir tesadüf mü? Tesadüf olduğunu düşünmek oldukça zor, çünkü bu durum, yüzyıllar öncesine dayanan bir alışkanlık haline gelmiş durumda. Şimdi, bu durumu daha iyi anlayabilmek için tarihsel bir yolculuğa çıkalım ve plak dönemine göz atalım.
19. yüzyılın sonlarından itibaren başlayan plak dönemi, neredeyse bir asır boyunca müzik dinleme alışkanlıklarını şekillendirdi. 1880’lerde ortaya çıkan gramofon plakları, her bir yüzüne yalnızca 3-5 dakika ses kaydedebiliyordu. Bu sınırlı süre, sanatçıları ve prodüktörleri şarkıları daha kısa tutmaya zorladı. Örneğin, 1920’lerdeki caz müziği, bu süreye uygun olarak tasarlanmış parçalar içeriyordu. 45’lik plaklar, müzik dünyasına devrim niteliğinde bir yenilik getirdi.
1950’lerde, RCA şirketi tarafından piyasaya sürülen 45 devirli plaklar, tek bir şarkı için ideal bir kapasite sunuyordu. Bir yüzünde ana parça yer alırken, diğer yüzünde ise B-side adı verilen ikincil bir parça bulunuyordu. Bu format, radyo istasyonları tarafından çalınmak üzere optimize edilmişti ve süreleri genellikle 3-4 dakika civarındaydı. Bu durum, radyo yayıncılığı açısından da önemli bir avantaj sağladı. Radyo istasyonları, reklam gelirlerini artırmak için daha fazla şarkı ve reklam arasına ihtiyaç duyuyordu. Kısa şarkılar, program akışını esnek tutarak dinleyicinin dikkatini dağıtmadan sık parça değişimine olanak tanıyordu.
Günümüzdeki pop müzikler genellikle 3 dakika sürecek şekilde hazırlanıyor. Standart bir pop şarkısı yapısı, dinleyicilere akılda kalıcı melodiler sunarken, tekrarlarla bağımlılık yaratıyor. Birçok pop şarkısının, bir kez dinlendiğinde bile akılda kalıcı hale gelmesinin sebebi işte bu kuraldan kaynaklanıyor. Ayrıca, insan beyninin dikkat süresi de göz önünde bulundurulmalı. Araştırmalara göre, beynimiz yeni bir şarkıyla karşılaştığında ilk 30 saniyede etkileniyor. 3 dakika, bir fikri tamamlamak ve dinleyicinin sıkılmasını engellemek için yeterli bir süre sunuyor.
Dijital platformların etkisini de göz ardı edemeyiz. Bugün herkesin kullandığı Spotify, Apple Music gibi platformlarda, bir şarkının 30 saniyesi dinlendiğinde o şarkı “çalınmış” sayılıyor. Kısa şarkılar, daha sık tekrar dinlenebilir ve algoritmalar tarafından öne çıkarılır. Bu durum, sanatçıların gelirlerini artırdığı için, şarkıların bilinçli olarak kısa tutulmasına yol açıyor.
Tabi ki bu kuralın istisnaları da mevcut. 1970’lerde Pink Floyd, Led Zeppelin gibi gruplar, 10 dakikadan uzun şarkılar üreterek bu standardı kırdılar. Ancak bu tür parçalar genellikle “albüm sanatı” olarak değerlendiriliyor ve radyolarda kısaltılarak yayınlanıyordu. 3 dakika kuralı, dinleyici alışkanlıkları ve endüstriyel çıkarlarla pekişen bir standart haline gelirken, bu kurala uymayanlar da elbette mevcut.
Kaynaklar:
- 1
- 2
Kaynak: Webtekno