Orta Çağ yazılarında “canavarımsı” olarak addedilen bu topluluğun gerçekten yaşayıp yaşamadığına dair birçok soru işareti var. Ancak bütün deliller böyle bir halkın zamanında var olduğuna delalet ediyor. Evrimsel olarak pek mümkün görünmese de Piri Reis’in haritası da bu delillerden biri olarak kabul ediliyor.
Piri Reis’in haritasına da giren ve kafaları olmayan bu yaratıkların aslında Afrika’da bir halkı temsil ettiği kuvvetle muhtemel!
Nürnberg Kroniği’nde de (1493) adı geçen bu topluluk, MÖ 600 ile MS 300 yılları arasında yaşamış.
İnsanlık tarihinin çizimlerle birlikte anlatıldığı bir yazma eser olan ve Kitâb-ı Mukaddes olarak da bildiğimiz Nürnberg Kroniği’nde bu kimselerin Mısır’ın güneyinde, Nil Nehri boyunca Sudan’a kadar uzanan bölge olan Nubia’da (Nûbe veya Nübye olarak da geçer) göçebe bir krallık olan Afrika halkını temsil ettiklerinden söz edilir.
Ancak haklarında en ayrıntılı bilgiyi veren Mandeville ise Afrika’nın aksine Güneydoğu Asya’daki Andaman Adaları’nda yaşayan bir halk olduğunu iddia eder.
14. yüzyılın ünlü İngiliz seyyahı John Mandeville, bu topluluktan bahseden kişilerden biridir.
Mandeville’in Kudüs’e giden hacılar için ele aldığı seyahatnamesi, İslam literatüründeki acaibü’l mahlukat adıyla bilinen ve konumuzu oluşturan Blemmyae halkı gibi birçok ilginç gördüğü esrarengiz yaratıklardan bahsediyor. Yüzleri gövdelerinde olan bu halk için de şunları söyler:
“Diğer taraftan kafası olmayan, gözleri omuzlarında çıkmış çirkin bir halk vardır. Ağızları tıpkı at nalı gibi yuvarlaktır ve göğüslerinin ortasındadır. Bir başka yerde ise gözleri ve ağızları sırtlarında çıkmış başkaları var. Başka bir yerde ise suratları dümdüz, burunsuz ve gözsüz insanlar yaşar, göz yerine iki tane küçük çukur bulunur ve düz, dudaksız ağızları vardır.”
Kaynaklarda omuzlarında gözleri olan kafasız çirkin kişiler olarak tasvir ediliyorlar.
Kabul etmek gerekiyor ki başta kulağa çok mantıksız ve hayal ürünü gibi geliyor. Peki farklı kaynaklarda çizilen bu tasvirler, herkesin ortak bir hayal gücünü mü ifade ediyordu? Eğer böyle değilse işin aslı neydi de bu insanlar bu hale geldi? Gelin, birlikte bakalım.
Genel bir kanıya göre, taşıdıkları “yüzleri açıkta bırakan türde kalkanlar” yüzünden boyunsuz ve yüzleri göğsünde olarak bir efsaneye sebep oldukları düşünülüyor.
Piri Reis’in haritasındaki tasvirin “deccal” olduğu da söylentiler arasındadır.
Başsız ve yüzleri göğüslerinde olarak farklı bir insan formu yaratılmaya çalışılmış ve bu efsaneler dilden dile yayılarak bir süre sonra bu kişilerin gerçek oldukları düşünülmüş. Piri Reis’in haritasında deccal olarak öne sürülen çizimler de aynı hikayeye çıkıyor.
Geç Orta Çağ döneminde Andrea Bianco haritasında Blemmyae’lere ait tasvirler bulunmuştur.
Bu gibi birçok Orta Çağ kaynağına ilham veren ve ilginç tasvirler çizilmesine öncü olan Blemmyae halkı gerçekte var mıydı, yok muydu bilemiyoruz ama bildiğimiz tek bir şey var ki evrimsel olarak böyle bir şey mümkün görünmüyor. Bir efsaneden öteye gidemeyen bu hayal gücünün ürününe baktığımızda Orta Çağ’dan öğreneceğimiz daha çok şey var.
Kaynak: Webtekno