Yapay zekâ ve çevresel etkileri
Günümüzde yapay zekâ teknolojileri, yaşamımızın hemen her alanına hızla entegre olurken, bu gelişmelerin beraberinde getirdiği çevresel maliyetler de göz önüne alınması gereken önemli konular arasında yer alıyor. Akıllı telefonlardan, sağlık ve ulaşım sistemlerine kadar pek çok alanda kullandığımız yapay zekâ, aslında büyük enerji ve doğal kaynaklar tüketiyor. Bu teknolojilerin sürdürülebilirliği ve çevre üzerindeki etkileri, uzun vadeli stratejilerin belirlenmesinde büyük önem taşıyor.
Enerji ve su tüketimindeki artış
Yapay zekâ modellerinin eğitimi ve kullanımı sırasında ihtiyaç duyulan işlem gücü, devasa veri merkezleri tarafından sağlanıyor. Bu merkezlerdeki binlerce yüksek performanslı sunucu, büyük veri ve karmaşık algoritmaların çalıştırılmasıyla, ciddi miktarda elektrik enerjisi tüketiyor. Uluslararası Enerji Ajansı raporlarına göre, veri merkezlerinin küresel elektrik tüketimindeki payı hızla artıyor ve bu artış önümüzdeki yıllarda da devam edecek gibi görünüyor. Örneğin, bir ChatGPT sorgusunun enerji tüketimi, yaklaşık on kat daha fazla enerji harcayabiliyor ki bu da enerji verimliliği açısından önemli bir sorun teşkil ediyor.
Soğutma sistemleri ve su kullanımı
Veri merkezleri, yüksek sıcaklık üretimini önlemek amacıyla sürekli çalışan çok sayıda sunucuya sahip. Bu donanımların aşırı ısınmasını engellemek ve performansı sürdürebilmek adına soğutma sistemleri kullanılıyor. Özellikle soğutma kuleleri aracılığıyla milyonlarca litre tatlı su buharlaştırılarak devreye alınıyor. Bu süreç, su kıtlığı yaşayan bölgelerde ciddi bir çevresel baskı oluşturabilir. Günümüzde, bir yapay zekâ modelinin eğitimi sırasında kullanılan suyun, yüzlerce ailenin günlük su ihtiyacını karşılayabilecek seviyede olduğu tahmin ediliyor.
Donanım üretimi ve elektronik atık sorunları
Yapay zekâ sistemlerini çalıştıran yüksek performanslı çipler, GPU’lar ve diğer donanım bileşenleri, karmaşık ve enerji yoğun üretim süreçleri gerektiriyor. Bu süreçlerde kobalt, lityum ve nadir toprak elementleri gibi değerli madenler kullanılıyor. Teknolojinin hızla gelişmesiyle birlikte, donanımların ömrü kısalırken, hızla yeni donanımların üretimi ve elektronik atıkların oluşumu artıyor. Elektronik atıkların içerdikleri tehlikeli maddeler nedeniyle uygun geri dönüşüm ve atık yönetimi büyük önem taşıyor. Ayrıca, yapay zekâ talebinin artmasıyla birlikte, küresel elektronik atık miktarında ciddi bir artış söz konusu olacak.
Yapay zekânın çevreye olan olumlu katkıları
Ancak, yapay zekâ teknolojilerinin çevreye zararlı olduğu kadar, çeşitli olumlu etkileri de mevcut. Örneğin, enerji şebekelerini optimize ederek enerji israfını azaltabilir, iklim değişikliği modelleri ve simülasyonlarıyla bu alanda alınacak önlemlere katkı sağlayabilir ve tarımda kaynakların daha etkin kullanılmasına yardımcı olabilir. Bu nedenle, teknolojik gelişmeler ile çevresel faydaların dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde geliştirilmesi büyük önem taşıyor.
Teknoloji şirketlerinin sürdürülebilirlik çabaları
Birçok büyük teknoloji şirketi, yapay zekânın çevresel etkilerini fark ederek, çeşitli önlemler almaya başladı. Bu önlemler arasında, veri merkezlerini yenilenebilir enerji kaynaklarıyla (güneş, rüzgâr gibi) çalıştırmak, daha verimli soğutma sistemleri geliştirmek, enerji tasarrufu sağlayan yapay zekâ modelleri tasarlamak ve elektronik atıkların geri dönüşümünü teşvik eden programlar yer alıyor. Bu çabalar, hem enerji tüketimini azaltmayı hem de çevresel ayak izini minimize etmeyi amaçlıyor.
Kaynak: Webtekno