Kulağa oldukça garip gelse de çoğumuz bu değişimi özellikle bebeklik ve ergenlik çağlarında yaşadık ve pek fazla sorgulamadık. Oysa anlam verilmesi oldukça güç olan duruma, bilimin mantıklı bir cevabı var.
Şimdi çocukken sahip olduğumuz saç renklerinin, sonradan nasıl bambaşka bir renge dönüşebildiğine bakalım.
Saç ve göz renklerimiz genellikle genlerimiz doğrultusunda şekillenir ancak bu renk seçimi, yalnızca sahip olduğumuz genlerle değil, aynı zamanda bazı etkenlere bağlı olarak onların değişim göstermesiyle ilgilidir.
Saç rengimiz de aslında saçımızda bulunan melanin isimli doğal bir pigmentin miktarına göre şekillenir. Melanin pigmenti, melanosit adı verilen hücreler tarafından oluşturulur ve bu hücreler, saçlarımızın her bir telinde aktif olmayı sürdürür.
Bu melanin pigmenti, eumelanin ve feomelanin olmak üzere iki farklı türe ayrılır ve ikisi de saça farklı bir renk kazandırır. Eumelanin, saça kahverengi ve siyah bir renk verir ve bu pigment, vücutta ne kadar çok varsa saç da bir o kadar koyu renkli olur.
Feomelanin ise tıpkı eumelaninin, saç renginin koyuluğunu kontrol ettiği gibi saçın kırmızılık tonunu düzenler. Yine feomelanin pigmenti, saçlarda ne kadar çok varsa kırmızılık tonu o derecede artış gösterir. Ayrıca vücuttaki feomelanin miktarı, olması gerekenden bir hayli fazlaysa saça kazandıracağı renk hiç görünmez bir hale de gelebilir.
Her birimiz, bu iki pigment türünü üretecek genlere sahibiz ancak vücudumuzdaki hücreler, bü üretimi eşit miktarda gerçekleştirmez.
Bu noktada genlerin açık ve kapalı biçimlerde rol oynamaları belirleyici olur. Örneğin, ayaklarımızın alt kısımları ve avuç içlerimizdeki melanin genleri kapalı durumdadır ve aktif değildir. Fakat bu genler zaman içerisinde açıkken kapalı, kapalıyken de açık duruma gelebilir ve vücudumuzun farklı bölgeleriyle birlikte saçlarımız da renk değişimine uğrayabilir.
Mevzubahis renk değişimi olduğunda, genlerin yanı sıra hormonlar da büyük bir rol oynar. Hormonlar, bir nevi vücudun bölümleri arasında mesajları göndermekle sorumlu kimyasal sinyallerdir ve hormon seviyelerindeki değişimler, pigment genlerinin açılıp kapanmasına sebep olur.
Genler ve hormonlardan kaynaklı bu saç rengi değişimleri, ağırlıklı olarak çocuklarda ve gençlerde görülse de zaman zaman yetişkinleri de etkisi altına alabilir. Yine beslenme şekli, yaş faktörü ve güneşe maruz kalma oranı vücudumuzun ürettiği hormon çeşitlerinin ve miktarlarının değişimine neden olur. Özetle bu değişim ömrünüz boyunca, hiç tahmin etmediğiniz bir anda başınıza gelebilir.
Peki yaşlanınca beyaza veya griye dönen saçların sebebi nedir?
Yaşla birlikte vücuttaki melanin üretimini gerçekleştiren hücreler, eskisi kadar iyi çalışmaz ve yıpranma eğilimi gösterir. Yıpranan hücreler de pigmenti saça aktarma konusunda iyi bir performans gösteremez ve az miktarda pigment alan saç gri, hiç pigment alamayan saçlar da beyaz rengini alır.
Kısaca bu hücreler genç yaşta öldüğünde yerini yenileri alır ancak, ileri yaşlar söz konusu olduğundan hücreler tazelenemez. Yani bir melanin değiştirilmezse, o bölgedeki tüyler pigmentsiz kalır ve beyazlama veya grileme eğilimine giren saçlar bu şekilde varlığını sürdürmeye devam eder.
Kaynak: Webtekno