Kadınların kötü sürücü olduklarına dair temelsiz ve cinsiyetçi bir ön yargı bulunuyor. Bir kadın sürücü kaza yaptığında, haberlerde”Kadın sürücü kaza yaptı.” şeklinde başlıklar atılırken erkek sürücü kaza yaptığında ise erkek olduğunu belirtme gereği duyulmuyor. Bilimsel araştırmalara bakılırsa kadınların şoförlük konusunda erkeklere göre zayıf olduğu kısımlar var fakat erkeklere göre güçlü oldukları kısımlar da var.
İki cinsiyetin birbirine göre farklı şekillerde araba kullanıyor olmasının nedeni evrimsel biyolojiyle açıklanıyor. Erkekler ve kadınlar arasındaki fiziksel farklılıklar, sürüş becerisi konusunda tahmin edebileceğinizden daha büyük bir rol oynuyor.
Erkeklik hormonu olan testosteronun, sürüş becerileri üzerindeki etkileri bir hayli güçlüdür.
İyi araba kullanmak için güçlü görsel işleme becerilerine sahip olmanız gerekir. Testosteron, erkeklerde uzamsal farkındalığı artırarak park etme gibi görevlerde daha fazla avantaj sağlar. Mesafe, etraftaki nesneler ve semboller daha iyi anlamlandırılabilir. Bu sayede yol koşulları daha hızlı yorumlanır. Araştırmacılar, bazı görsel yeteneklerini kaybetmeye başlayan yaşlı erkeklerin bir doz testosteron aldıklarında görsel işleme hızlarında bir artış yaşadıklarını saptadı. Yani testosteronun payı bir hayli büyük.
Kendinizle diğer nesneler (araçlar, yoldaki yapılar vb.) arasındaki ilişkiyi anlama yeteneğiniz olan mekansal farkındalık da önemlidir. Mekansal farkındalığı iyi olan insanlar, sanat, spor, bilim, matematik ve sürüş de dahil olmak üzere hayatın çeşitli alanlarında daha başarılı olma eğilimindedir. Yine bazı araştırmalar, yüksek testosteron seviyesinin, arabalara veya yoldaki nesnelere çarpmadan araba sürebilmek için hayati önem taşıyan uzamsal farkındalığı artırdığını göstermiştir.
Testosteronun dezavantajlarını da göz önünde bulundurmak gerekiyor.
Bu hormonun saldırganlıkla ilişkili olduğunu biliyoruz. Testosteron, erkekleri otomatik olarak saldırgan yapmaz, ancak erkek sürücülerin daha fazla risk almasına ve aşırı öz güvene sahip olmasına neden olabilir.
Bu nedenle ergenlerin, yirmili ve otuzlu yaşlarındaki erkeklerin bir araba kazasında ölme olasılığı daha yüksektir, çünkü testosteron seviyelerinin en yüksek olduğu yıllardır. Bu nedenle testosteron bazen avantaj olabilirken bazen de dezavantaj olabilir.
Testosteron gibi östrojen de sürüş üzerinde etkili olabilir. Östrojen, kadınların araba kullanırken erkeklerden daha iyi konsantre olmasını sağlar.
Bir anlığına başka tarafa bakan sürcüler nedeniyle meydana gelen kazalar oldukça fazladır. İşte bu “dikkat” konusunda kadınların üstünlüğü bulunuyor; çünkü östrojen, konsantrasyonu artırıyor. Kadınların dikkati kolay kolay dağılmıyor, önlerindeki yola daha iyi odaklanıyorlar.
Hafızanın da iyi bir sürücü olma konusunda önemli bir payı vardır. Rotayı, varış zamanını hatırlamak gibi unsurlar hafızayla ilgilidir. Araştırmalar kadınların erkeklerden daha iyi bir hafızaya sahip olma eğiliminde olduğunu ve yaşa bağlı hafıza kaybının kadınlarda erkeklerden daha geç başladığını gösteriyor. “Gelirken ekmek de al” denilen bir erkeğin eve ekmek almadan gelmesinin nedeni belki de bu durumla ilişkilidir.
Erkeklerin testosteron baskınlığı ile kadınların östrojen baskınlığı arasındaki en büyük fark davranışlardır. Östrojeni sıklıkla empati ile ilişkilendiririz. Kadınların şefkat göstermesinin tek nedeni bu değil, ama önemli bir rol oynuyor. Bu nedenle kadın sürücülerin yol kurallarına uyma, diğer sürücülerle tartışmama ve gereksiz risk almama olasılığı daha yüksektir.
Hormonlar, erkekler ve kadınlar arasındaki farklılıkları körükleyebilir, ancak beyin, cinsiyet davranışlarının arkasındaki gerçek motordur.
Erkekler daha iyi bir yön duygusuna sahipken, kadınlar rotaları hatırlamakta daha iyidir. İşte bu yüzden erkekler kolay kolay yol sormaz, yani bunun tek nedeni ego değildir. Her şey hipokampusla ilgilidir. Beynin bu bölümü, insanların zihinsel haritalar oluşturmasına ve şehrin sokaklarında kaybolmadan gezinmesine olanak tanır ve araştırmalar erkeklerin araba kullanırken beynin bu bölümünü daha fazla kullandığını göstermiştir.
Öte yandan kadınlar yer işaretlerini ve nesneleri daha iyi hatırlayarak bir rotayı daha iyi hatırlamalarını sağlar. Kadınlar, işleyen bellekte önemli bir rol oynayan ön loblarında daha fazla bağlantıya sahip oldukları için bu avantajdan yararlanır.
“Kadınlar, erkekler gibi park edemez” cümlesinin nedeni, kadınlarda daha küçük bir parietal lobun olmasıdır, bu da mekansal zorlukların oluşmasına neden olabilir.
Erkekler parietal loblarındaki daha büyük yüzey alanı nedeniyle bu konuda avantaja sahiptir. Beynin bu kısmı erkeklere uzaysal farkındalık yeteneği kazandırdığı için paralel park etme, geri geri gitme gibi şartlarda avantaj sağlar.
Erkekler, duygularla, özellikle olumsuz olanlarla (öfke, korku, saldırganlık) ilişkili badem şeklinde bir beyin yapısı olan daha büyük amigdalalara sahiptir. Tehdit yaratan veya stresli durumlara maruz kaldığında, amigdala “aydınlanır” ve erkek sürücüleri harekete geçmeye teşvik eder. Bu, bir sürücüye öfkeyle tepki verme gibi durumlara neden olabilir.
Kadınlar, erkeklerden daha hızlı olgunlaşan daha büyük bir prefrontal kortekse sahiptir. Beynin bu bölümü, insanlara duygu ve davranışları düzenleme yeteneği verir. Bu, “bir şeyleri derinlemesine düşündüğümüzde” harekete geçen kısımdır. Kadınlarda bu bölgenin yüzölçümü daha geniş olduğu için erkeklere göre neden daha az risk aldıklarını açıklıyor.
Peki istatistikler ne diyor? Bunun için her şeyin başladığı yere gitmek fikir verecektir: Ehliyet sınavı sonuçları
Birleşik Krallık’ta yapılan bir araştırma, kadın sürücülerin erkeklere kıyasla ehliyet sınavında kalma oranının daha yüksek olduğunu ve bu oranın yaşlandıkça daha da arttığını ortaya koydu.
Bu araştırmada elde edilen bulgular:
- 17 yaşındaki kadın sürücülerin, erkeklere kıyasla ehliyet sınavında başarısız olma olasılığı %7 daha fazla.
- Bu oran, 20 yaşında sınava giren kadınlarda %15’e çıkıyor.
- 30 yaşına gelindiğinde, kadınların erkeklere kıyasla başarısız olma olasılığı %25 daha fazla.
- 35’te bu sayı %41’e çıkıyor.
- 50 yaşında, kadınların o yaştaki erkeklere kıyasla başarısız olma olasılığı %50 daha fazla.
Peki kadın sürücüler neden böyle bir dezavantaja sahip? Beyin yapısı ve hormonlardaki farklılıkların yanı sıra toplumsal koşullanmanın da bunda payı var.
Erkekler ehliyet sınavında daha başarılı fakat kadınlara kıyasla daha fazla kaza yapıyor.
Erkekler, hayatları boyunca kadınlardan 15.000 dolar daha fazla sigorta ücreti ödüyor. 25 yaşın altındaki erkekler bu konuda başı çekiyor. Çünkü erkekler, özellikle de genç olanlar, agresif bir şekilde araba kullanma eğilimine sahiptir.
Erkeklerin görsel, mekansal ve motor işleme gibi bilişsel avantajlarına rağmen, ölümcül veya ciddi kazalara karışma olasılıkları daha yüksektir. Erkeklerin aşırı hız cezası alma, trafik işaretlerini/ışıklarını ihlal etme olasılığı da daha yüksektir. Erkekler trafik kurallarını kadınlara kıyasla iki kat daha fazla ihlal ediyor. Yani kadın sürücünün kullandığı bir arabadaysanız kendinizi daha güvende hissetmeniz gerekiyor.
Kadınlar da risksiz değildir. Bazı durumlarda erkeklere kıyasla daha tehlikeli olabilirler.
- Kadınların araba kullanırken mesajlara yanıt verme olasılığı erkeklerden %5 daha fazla.
- Kadınların direksiyon başında bir şeyler atıştırma olasılığı erkeklere göre %11 daha fazla.
Sonuç olarak, hem erkekler hem de kadınlar araba kullanırken tehlikeli alışkanlıklara yenik düşebilirler. Fark, yaptıklarında yatıyor.
Özetle; erkekler kadınlardan daha ustaca araba kullanma kapasitesine sahip fakat bir kadının kullandığı arabadaysanız çok daha güvendesiniz demektir.
Sürücünün erkek ya da kadın olmasına bakılmaksızın, pratik ve iyi alışkanlıklar, direksiyon başındaki herkesi daha iyi yapacaktır. Araba tamir ederek veya yarışarak geçimini sağlayan, erkek sürücülerden daha iyi performans gösteren çok sayıda kadın bulunuyor. Ayrıca testosterona sahip diye her erkek saldırgan olacak diye bir şey yok.
Sonuç olarak, her şey cinsiyete değil, bireye bağlı. Hem erkekler hem de kadınlar, farklı beceri türlerinde başarılı olmalarına rağmen, her ikisi de harika sürücüler olabilir.
Kaynak: Webtekno