Cumartesi, Mayıs 4, 2024
Ana SayfaOyunSifu Genel Bakış

Sifu Genel Bakış

Sifu, Şubat ayında çıkışının ardından, oyun dünyasında adından çokça bahsettirmeyi başaran bir yapım olmayı başarmış durumda. Ayrıca şüphe yok ki bu oyun yıllar geçse de her daim adından bahsettirmeyi başaracak gibi görünüyor.

Öncelikle bu yazımın diğer inceleme yazılarım gibi olmayacağını belirtmek isterim. Zaten bu sefer sizler için bir inceleme değil, genel bakış yazıyorum. Elbette bu durumun sebebi Sifu’yu bitirecek takatimin ve yeteneğimin olmayışı. Böylelikle yavaş yavaş da detaylara inmeye başlayayım.

Şinasi Kaya: Sifu Genel Bakış 1

Sifu, içerisinde souls-like ve rouge-like ögeleri barındıran bir yakın dövüş aksiyon oyunu. Bu oyunu bildiğim tüm türlerden farklı hale getiren noktası ise, oyunun sahip olduğu farklı anlayış. Sifu’ya baktığımızda temelde bir rouge-like diyebiliriz. Ancak bu noktada oyun kendi türüne has bambaşka özellikler ile kafa karıştırmakta.

Rouge-like oyunlar, türü gereği tekrar ve tekrar oyuna yeniden başlamanız gereken yapımlar. Bu tür oyunlar da belirli bir düzlemede ilerler, düşmanlarınızı alt eder ve bu sırada elde ettiğiniz bazı özellik ya da silahları kalıcı hale getirerek yavaş yavaş oyunda güçlenirsiniz. Bu oyunlarda, zamanla olayı güç fantezisine çevirebilmeniz mümkün.

Ben, söz konusu bu türü oldukça seven oyunculardan biriyim. Rouge-like yapıdaki oyunlar genellikle hızlı yapısı, tekrar oynanabilirliği ve eğlencesi ile beni her daim cezbetmeyi başarır. Bu tür oyunlarda her öldüğümde farklı şeyler denemek hoşuma gidiyor. Farklı varyasyonlar oluşturmak, farklı silahlar denemek ve yetenek ağacında ilginç şeyleri denemek eğlenceli olabiliyor.

Sifu, bu noktada oyuncuyu adeta dumur ediyor. Oyun size oldukça acımasız davranıyor ve ölmeniz için elinden gelen her şeyi yapıyor. Siz de doğal olarak ölüyorsunuz. Ancak karakterinizin güçlenen hiçbir yanı olmuyor. Evet oyun sırasında yetenek ağacında bazı komboları ve hareketleri kalıcı olarak açabiliyorsunuz ancak söz konusu bu yetenekler oyunu oynayış tarzınıza ve gücünüze doğrudan etki etmiyor. Türün diğer örneklerinde olduğu gibi ölmek ve grind yapmak size bir avantaj getirmiyor. Oyun, bu noktada karakterin değil sizin gelişmenizi istiyor.

Bir rouge-like oyunda nasıl olur da karakter değil de oyuncu gelişir, bugüne kadar hiç bunu hayal etmemiş ya da düşünmemiştim. Sifu, bunun nasıl olabileceğini gösteren ilginç bir yapım olarak karşıma çıktı. Oyunu oynadıkça refleksleriniz gelişmeye başlıyor. Bunun yanı sıra her defasında oyunu daha iyi anlamaya daha iyi çözümlemeye başlıyorsunuz.

Sifu’ya ilk başladığımda hunharca düşmanların üzerine koşan ve sürekli olarak onlara yumruk ve tekme savuran, nadiren kaçınma hareketleri yapan bir oyuncuydum. Geride bıraktığım onlarca saatin arından Sifu, bana sabırlı olmayı öğretti. Artık oyunu oynarken aç gözlülük yapıp düşmanıma daha fazla vurmaya çalışmıyorum. Onun yerine her daim pozisyon avantajımı korumaya çalışıyorum.

Şinasi Kaya: Sifu Genel Bakış 3

Oyunu oynarken zaman içerisinde anlıyorsunuz ki pozisyonunuzu korumak oldukça önemli. Oyun esnasında örneğin bir düşmana iki kere vurduktan sonra belki üçüncü hamlenizi de başarı ile yapabileceksiniz. Ancak bu hamle sizin düşmanların ortasına gelmenize neden olacak bir vuruş ise bundan vazgeçiyorsunuz.

Bunun nedeni az önce de dediğim gibi pozisyon avantajınızı kaybetmemek. Sifu’yu mümkün mertebe iyi oynayabilmek için en önemli kurallardan birisi, içerisinde bulunduğunuz alanı iyi okumak ve analiz etmek. Bunu başaramazsanız her ne kadar iyi oyuncu olursanız olun, eninde sonunda oyun sizi alt etmeyi başaracaktır.

Söz konusu durum basit düşmanlar için de boss dövüşleri için de geçerli. Oyun yapay zekâ açısından müthiş bir iş ortaya koymuş durumda. Oyunun yapay zekasını yazının ilerleyen noktalarında ele alacağım. Ancak bu noktada şuna değinmeden geçemeyeceğim, oyunun yapay zekâsı sizi sınırlarınıza kadar zorlamaya ve sizi tamamen alt etmeye yönelik. Bu durum da pozisyon kaybetmeniz durumunda avantajlı olsanız dahi sorun yaşamanıza yol açıyor. Tam düşmanlarınıza korku ve hüküm salacakken, kaybettiğiniz pozisyonunuzdan dolayı hiç ummadığınız yerden hasar alarak bir anda tüm akışınızı kaybedebilir ve hiç farkında olmadan birkaç basit düşmana 3 4 yaş kaptırmış olabilirsiniz.

Şinasi Kaya: Sifu Genel Bakış 5

Sifu, içerisinde barındırdığı yaş mekaniği ile yine oldukça farklı bir oynanış tecrübesini oyunculara sunmakta. Oyuna 20 yaşında başlıyor ve erken safhalarda çatışmada öldüğümüz takdirde birer birer yaşlanırken, yaşımız ilerledikçe her öldüğümüzde daha fazla yaş atlamaya başlıyoruz. Yaşımız arttıkça düşmanlara vermiş olduğumuz hasar artarken aynı zamanda sahip olduğumuz dayanaklılık ve sağlık düşmeye başlıyor.

Oyun toplamda 5 adet bölümden oluşmakta ve bu bölümler birbirilerinden bağımsız olarak işliyorlar. Yaş ise bu bölümleri birbirine bağlayan bir araç olarak konumlandırılırmış durumda. Bunu örneklendirme ile anlatmak daha sağlıklı olacaktır.

Oyuna başladınız ilk bölümü öle öle geçtiniz ve ilk bölümü bitirdiğinizde yaşınızın 32 olduğunu varsayalım. Oyunun ikinci bölümüne ise bir önceki bölümü en son hangi yaş ile bitirdiyseniz o yaş ile devam ediyorsunuz.

Yaş mekaniği dolayısı ile oyunun rouge-like yapısını oluşturan en büyük mekanik. Oyunda ilerleyebilmek adına bölümleri mümkün olduğunca az yaş atlayarak geçmeniz gerek. Bunu yapabilmeniz içinde bölümleri tekrar ve tekrar oynamanız gerekiyor.

Bu durum pek çok rouge-like oyundan alışık olduğumuz bir olgu. Ancak bu noktada sorun şu ki en azından benim için oyunun tekrar oynanabilirliği eğlenceli değil.

Şinasi Kaya: Sifu Genel Bakış 7

Sifu’ya büyük bir hevesle başladınız ve teker teker düşmanlarınızı alt ediyorsunuz. Bu oldukça eğlenceli. Ancak bir yerden sonra düşman tipleri, bosslar, mekân dizaynları komplike olmaya başlıyor ve yavaş yavaş ölmeye başlıyorsunuz. Oyunda ilerleyebilmek adına en başa dönüp tekrar aynı bölümü aynı şekilde geçiyorsunuz. Sizce bu durum ne kadar eğlenceli olabilir?

Söz konusu durum, oyunun erken safhalarında her ne kadar sorun teşkil etmese de oyunda geçirdiğiniz zaman arttıkça söz konusu durum can sıkıcı olmaya başlıyor. Bunun elbette en büyük sebebi oynanışın, bölümlerin ve düşman tiplerinin kendini tekrar ediyor olması.

Sifu, rouge-like türündeki diğer oyunlar gibi oyuncuya çeşitlilik sunmamasından kaynaklı sahip olduğu heyecanı ve merak duygusunu, keşif duygusunu ve eğlence duygusunu yitiriyor. Aynı bölümü bir oyuncu olarak farklılık olmadan kaç kez oynayabilirsiniz? Her oyuncunun bir sınırı vardır ve elbet bir noktadan sonra oyunda kısa yollar yer alsa da bir noktadan sonra sıkılmaya başlıyorsunuz.

Geçtiğimiz günlerde karşıma çıkan bir dedikodu haberi de bu söylediklerimi doğrular nitelikteydi. Kesin rakamlara hâkim değilim. Ancak oyunun ikinci boss savaşından sonra oyuna devam eden oyuncu sayısı oldukça az. Hele ki oyunun son bossuna gelen oyuncu sayısı ise daha da az.

Bu durum bize oyunun hem oldukça zor olduğunu gösteren hem de oyuncuların, oyundan bir noktadan sonra sıkılmaya başladıklarını gösteren bir haber. Habere göre yapımcı Sloclap Stüdyosu durumun farkında olacak ki, oyuna farklı bir zorluk modunun geleceği dedikoduları güç kazanmakta.

Farklı türler, anlaşılması zaman alan yapımlardır. Yapımcı stüdyo bu noktada her ne kadar sahip olduğu vizyonu oyunlarına ve oyunculara yansıtmaya çalışsa da söz konusu işin bir oyun olduğu gözden kaçmamalı. Ortaya koyulan ürün bir noktadan sonra hala sinir bozucu ve sıkıcı olarak seyrine devam ediyorsa ve oyuncuyu eğlendirmiyorsa bahsi geçen oyun ne kadar vizyon sahibi olsa da başarıya ulaşması oldukça güç.

Şinasi Kaya: Sifu Genel Bakış 9

Sifu, bazı noktalarda her ne kadar eleştirilerime maruz kalsa da animasyon ve dövüşlerin akıcılığı noktasında övgüyü sonuna kadar hak ediyor. Bugüne kadar pek çok oyun oynadım. Ancak bu kadar akıcı animasyon çok az gördüm.

Oyunu oynarken animasyonlar her zaman doğal ve oldukça yumuşak. Düşmana vurduğunuzda düşmanın girdiği animasyonlar oldukça gerçekçi. Aynı şekilde bizim yönettiğimiz karakter de bir o kadar akıcı hareket ediyor. Söz konusu bu akıcılığı oyunun her safhasında hissediyorsunuz. Oyunda bir hasar aldığınızda karakterimizin girdiği animasyonlar sonucu, düşmana karşı daha savunmasız hale geliyoruz. Aynı durum elbette düşmanlar için de geçerli.

Dövüş mekanikleri her ne kadar kendini tekrar eden animasyonlardan oluşsa da bu oyuncuyu rahatsız etmiyor, aksine oyunu izlemesi keyif veriyor. Bu durumun yanı sıra eşyaların yıpranma, fırlatma ve kırılma animasyonları da oldukça iyi yapılmış.

Dövüş esnasında ritminizi yakalayabilirseniz oyuncu keyiflendirecek ardı ardına pek çok komboyu gerçekleştirebiliyorsunuz. Söz konusu komboları ve dövüşü ne kadar akıcı yapabilirseniz oyun o kadar keyifleniyor. Elbette bu durum oyunda ustalaşmanızı gerektiriyor. Ancak oyunda bir kez ustalaştıktan sonra düşmanlar ile dövüşmekten sıkılmanız pek mümkün olmuyor.

Şinasi Kaya: Sifu Genel Bakış 11

Sifu, tam da bir bağımsız oyun stüdyosundan beklediğim gibi bir sanat algısına ve ruha sahip. Günümüzde oynadığımız pek çok sıradan tek tipleşmiş AAA oyun ne yazık ki sanat derdini pek gütmüyor.

Oyun oldukça stilize bir yaklaşımla kendini stilize ediyor. Her bir bölümün özenle tasarlandığını rahatlıkla fark edebiliyorsunuz. Belki bu noktada oyunun ilk bölümü diğer bölümlere nazaran daha zayıf kalıyor olabilir. Ancak diğer bölümler gözünüze bayram ettiriyor.

Mekân tasarımlarında kullanılan renkler ve ışıklar mükemmel derecede uyumlu. Sifu için hâkim bir renk paleti var demem zor. Oyunun sanat tasarımında hemen hemen her renk ve tondan faydalanılmış. Ayrıca kullanılan ışıklandırma ve yine mekân aydınlatmaları da oldukça başarılı ve atmosferi güçlendirecek nitelikte.

Oyunda yer alan ses tasarımları ve müzikler de bir o kadar başarılı. Özellikle ikinci bölümdeki disko ortamı ve müzik seçimleri beni muazzam derecede tatmin etti. Bir an için keşke bu oyun ritim ve dövüş mekaniklerini bir araya getiren bir yapım olsaydı diye içimden geçirmedim değil.

Şinasi Kaya: Sifu Genel Bakış 13

Genelde bu tarz yapımlar senaryo ve hikâye anlamında zayıf kalabiliyor. Elbette bu durumun bir tercih meselesi olduğu yadsınamaz bir gerçek. Ancak yine de insan daha etkili ve derin bir hikâyeyi arıyor. Bu denli sanat yönünü güçlü olduğu bir yapımdan daha özenli bir hikâye anlatısı tercih etmesini beklerdim.

Sifu, her ne kadar hikâye anlamında oyunculara pek bir şey vaat etmese de bu durumu oynanış ve diğer yan etkenler ile kotarmaya çalışan bir oyun. Bu noktada elbette ne kadar kotarabildiği tartışılır.

Şinasi Kaya: Sifu Genel Bakış 15

Bu nokta sanırım benim en çok mızmızlanacağım bölüm olabilir. Açıkçası Sifu’dan bu noktada çok daha yaratıcı ve çok daha geniş yelpazede bir yapı bekliyordum. Fakat karşılaştığım şemalar ne yazık ki beni hayal kırıklığına uğrattı.

Gamepadden yola çıkacak olursak oyundaki tüm saldırılarımız iki tuşa atanmış durumda. Bunlar Xbox Gamepadde ‘’X’’ ve ‘’Y’’ tuşları. Bu tuşların ikisi de ağırlıklı olarak yumruk savurmak üzerine kurulu. Saldırılarımız çeşitlendirebilmek adına bu tuşlara daha fazla basıyoruz. Ayrıca basılı tutarak ya da sol joystick hareketleri ile farklı vuruşları ortaya çıkarabiliyoruz. Tercih edilen bu kontrol şeması için iyi ya da kötü diyemem ama açıkçası beklediğim bu değildi.

Oyun tanıtıldığında ve oyunun ana odağında yakın dövüş olduğunu öğrendiğimde klasik bir dövüş oyunu tuş kombinasyon şeması bekledim. ‘’X’’ ve ‘’Y’’ tuşları ile yumruk, ‘’A’’ ve ‘’B’’ tuşları ile tekme. Bunun yanı sıra trigger tuşları ile dodge, parry, özel hareket gibi bir şema bekliyordum.

Söz konusu hayal kırıklığının tamamı ile benim beklentilerimden kaynaklı olduğunun farkındayım. Ancak halen düşüncem aynı. Oyunda benim bahsettiğim gibi bir kontrol şeması olsaydı, oyun çok daha farklı ve eğeleneli olabilirdi.

Oyunda beni çıldırtan bir diğer nokta ise savunma mekanikleri oldu. Oyun, alışageldiğimiz standart savunma şekillerinin dışına çıkan bir yapım. Öyle diğer oyunlarda olduğu gibi parry yaptım, dodge attım geçti bitti ile olmuyor. Basit düşmanlara karşı hadi bir nebze bu durum işe yarasa da boss dövüşlerinde bu formül kesinlikle işe yaramıyor. Sifu, düşmanların saldırıları ve sizin saldırılarınız açısından 360 derece bir oyun. Bu da demek oluyor ki her bir açıdan düşmanlara saldırabilirsiniz ve düşmanlarınız da size saldırabilir. Oyunun pek çok noktasında ikiden fazla düşmanla kapışıyorsunuz. Renkli ortamlar, yüksek kontrastlı ışıklandırmalar ve kalabalık dövüş nedeni ile size gelen hamleleri tam olarak kestirmeniz ve o yöne doğru savunma yapmanız oldukça zor.

Bu noktada oyun sizden adete bir boksör gibi hamlelerden sıyrılmanızı, sıvışmanızı istiyor. Bir boksör dövüş esnasında rakibinden gelen hamlelere göre nasıl ki başını aşağıya eğiyor, sağa ve sola kaçıyor, Sifu da aynı şeyi tüm oyun boyunca hassas bir şekilde sizden yapmanızı bekliyor. Söz konusu bu durum da özellikle kalabalık güruhlar ile kapışırken adaletsiz durumların oluşmasına yol açabiliyor.

Şinasi Kaya: Sifu Genel Bakış 17

Günümüzdeki pek çok oyunda yapay zekâları ortalama ya da ortalamanın altında görmeye alışmış durumdayız. Sifu’da yapay zekâları görünce şaşkına dönememek elde değil. Bu tip bir oyunda neyi beklersiniz? Siz bir düşmanla dövüşürken diğer düşmanlarınız sizin o sırada dövüştüğünüz rakibinizi düşürmesini bekler. En iyi ihtimalle bir iki tane daha düşmanınız size göstermelik ancak pek etkisi olamayan yalandan saldırılar gerçekleştirirler.

Sifu’da ise durum bambaşka. Bu oyunda düşmanlar gerçekten sizi alaşağı etmek istiyor. Bunun için ant içmiş gibiler. Onların düşmanı olduğunuzu net bir şekilde hissediyorsunuz.

Oyun boyunca düşmanlarınız hiç durmuyor. Siz biriyle kapışırken bir diğeri arkanıza dolanıyor, bir diğeri ise tam çaprazınızdan size doğru uçarak alnınızın çatısına bir yumruk patlatabiliyor. Aynı şekilde eğer çevrede fırlatılabilecek bir obje ya da silah olarak kullanılabilecek bir eşya varsa onu bulup size doğrudan onunla saldırmaya başlıyor. Oyunda pek çok kez aynı anda ikiden fazla düşmanın bana saldırdığına tanıklık ettim.

Yukarıda saydığım duruma ek olarak, oyunda eğer hasar alırsanız ve hasar alma animasyonuna girdiyseniz düşman öylece durup sizi izlemiyor. Size saldırmaya ve sizi köşeye sıkıştırmaya devam ediyor. Düşmanlarınız mümkün olduğunca sizi köşelere ve dar alanlara itmeye çalışıyor. Geniş alanlarda ise etrafınızda bir çember oluşturmaya çalışıyorlar. Bu noktada Sifu, yapay zekâ anlamında son zamanlarda gördüğüm en iyi yapımlardan biri diyebilirim.

Sonuç

Sifu, genel yapısı itibari ile benim tahammül edemediğim yapıda bir oyun olmuş. Ben oyunu oynarken akmak, gitmek ve gerçekten düşmanlarımı birer birer alt etmek istiyorum. Ancak ne yazık ki oyun bana bu fırsatı erken safhalarda tanımıyor. Bu durum da benim sabrımı sınırlarına kadar zorladığı için benim için tamamlaması imkânsız bir oyun haline geliyor.

Oyun için iyi, ortalama ya da kötü gibi bir sınıflandırma yapabilmem pek mümkün değil. Bunun yerine Sifu için sıra dışı bir deneyim diyebilirim.

Sanıyorum ki Sifu, öyle diğer oyunlar gibi girip 10 saatte 15 saatte bitirebileceğiniz bir oyun değil. Anladığım kadarıyla oyun sizin için bir ritüele dönmeli. Gün içerisinde ya da haftada birkaç saat girip biraz oynamanız ve rahatlamanız gerek. Oyunda geçirdiğiniz zamanların ardından yavaş yavaş oyunda ustalaşmaya başladığınızda oyun sizin için artık bitirilebilir bir noktaya geliyor.

Yazımın sonuna gelirken bir kez daha farkına varıyorum. Sifu gerçekten tıpkı filmlerde gördüğümüz olaylara ve gerçek hayata bir gönderme yapıyor. Hafızanızı biraz yoklarsanız pek çok dövüş filminde usta dövüşçü, genç ve ateşli dövüşçüye sürekli olarak henüz hazır değilsin telkininde bulunur ve yıllar boyunca öğrencisini eğitir.

Öğrenci, geçen onlarca zaman içeresinde sabır göstermeyi, dövüşmeyi ve daha nice şeyi öğrenir. Ne zaman ki öğrenci gerçekten hazır olduğunu hisseder işte o zaman gerçek aksiyon başlar. Uzak doğu dövüş filmlerinde ustaların da dediği gibi hazır olduğun zaman hissedeceksin. Sifu tam olarak bahsettiğim bu felsefenin üzerine kurulu.

Bizler oyuncular olarak gerçekten Sifu için içinde intikam, hırs ve enerji dolu birer çekirgeyiz. Zaman içerisinde kavrulacağız ve hazır olduğumuzu hissettiğimiz an oyuna en baştan başlayıp bitirebileceğiz. Ancak bunun için çok çalışmak ve çok pratik yapmak gerekiyor.

Kaynak:  Technopat

RELATED ARTICLES

CEVAP VER

Please enter your comment!
Please enter your name here

Trend Yazılar

Son Yorumlar